Okumak ve yazmak bu iki kavram insanı cehaletten kurtarır. Yazmak ise daha farklı bir eylemdir. Yani yazmak demek, var olan bilgi birikiminizi, düşüncelerinizi sizin dışınızdaki okuyan herkesle paylaşmaktır. Kısacası Yazmak paylaşmaktır, tanık olmaktır, görmek ve göstermektir, duymak ve duyurmaktır, duyumsamak ve duyumsatmaktır. Ama hepsinden öte yazmak, bir şeylerin farkında olmaktır.

Bir eylemdir, bir yaşam biçimidir, bir tutkudur yazmak. Kimilerine göre uzak ve anlamsız, kimilerine göre önemli, kimilerine göre zor, gereksiz, yorucu, kimilerine göre de kendini ifade etme tarzı, vazgeçilemez bir duruştur yazmak. Başkasını bilmem ama benim için yazmak hep sancılı bir neş''e olmuştur. Kelimenin gücünü fark ettiğimden beri, kelimelerin kokusu, tadı rengi ve dili olduğuna inanırım. Onları koklamaktan, tatmaktan, okşamaktan ve onlarla dilleşmekten ayrı bir zevk alırım.

Söz uçar yazı kalır demiş ya atalarımız. Onun için yazmak aslında iz bırakmaktır. Bakıp gözlediklerimizi, susup dinlediklerimizi, düşlerimizi ve düşüncelerimizi, aşklarımızı ve özlemlerimizi, yüzyıllardır aktarıp durduğumuz o derin nehirler gibi iz bırakmak.

Bence yazmak uzak zamanlara ve coğrafyalara, bizden çok önce yaşananlara, bizden sonra yaşanacaklara, insanlara, hikâyelere, masallara, dünden bu güne, bu günden yarınlara ulaştıran köprü olmaktır.

Söz gümüş ise sükût altındır lakin yazmak ise paha biçilmez bir mücevherdir. Hele de yazılanlar okunuyorsa, okundukça da paylaşılıyorsa işte o zaman yazan için tarif edilmesi imkânsız bir hazdır. Her yazar paylaşmak ister, bilgilerini, birikimlerini cömertçe dağıtmak ister.

Bilgi paylaşıldıkça çoğalır. Bilgiyi paylaşmak ta sözden ziyade yazmakla daha etkili olur. İnsan paylaştıkça daha erdemli olmaktadır. İnsana değer katan paylaşmak aslında millet olarak sahip olduğumuz kültürümüzün de en erdemli özelliklerinden biridir. İnsan psikolojisi açısından baktığımızda ise insanlar aslında paylaştıkça da keyif alır. Bu açıdan da yazmak bir anlamda da keyif almaktır.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) “Bilgiyi, yazı ile pekiştirin” buyurmaktadır. Bu hadisi şeriften de anlaşılıyor ki yazmanın böyle bir işlevi de vardır. Yani bilgi yazıya geçirildiği takdirde kalıcı olmakta insan bilgisini de yazarak pekiştirmektedir.

“Ruh, yazının icadından beri ölümsüzdür.” diyen fikir adamı. Cemil Meriç yazmaya ayrı bir mana yüklerken bir başka ilim ve fikir adamı Ali Fuat Başgil ise  “Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kalemin ucunda gizlidir, onu söz ve yazı, açığa vurur.” demektedir. Yazmak ve yazmanın önemi ve ehemmiyeti noktasında Emile Zola ise  Ancak yazıya geçmiş düşüncenin değeri vardır; geri kalanlar boş çırpınmalardan, rüzgârın alıp götürdüğü bir saatlik hayallerden, başka bir şey değildir” demektedir..

Sevgili kardeşim Mesut Kaya’nın Kelkit Gazetesi’nde yazma davetine bu hafta yazmak paylaşmaktır diyerek icabet ettim. İnşaAllah fırsat buldukça eğitim, kültür konularını içeren yazılar yazmayı planlıyorum. Başka bir zaman başka bir yazıyla buluşmak dileğiyle Allaha Emanet Olun.