Mevsimlerden en güzeli hangisi diye sorsalar herkes farklı bir mevsimi söyler . Kimi yaz, kimi de bahar der. Fakat pek az insan için sonbahar dört mevsim arasında en güzelidir. Çünkü sonbahar mevsimi biraz hasret, biraz gözyaşı, biraz da yarım kalmışlık gibi nitelendirilir. Mevsim sonbahar ise demek ki en güzel yaz günleri bitmiş ve önümüzde uzun bir kış var, zorluk var kasvet var demektir.  Hani yaz bitip sonbahar geldiği zaman yemyeşil yapraklar sararıp solar da gazel olup yere dökülür ya işte insan da öyledir. Güz geldimi yere dökülen bir yaprak gibi insan da sürüklenir sağa sola durmadan. Çünkü tabiata üfürdüğü gibi insana da soğuk rüzgarlar üfürür. Bir sonbahar rüzgarı alır götürür yazdan ne kaldıysa. Genelde güzde kaybederiz sevdiklerimizi. Hazan mevsiminde sapsarı olmuş gönüllerimiz ağlarken, hüzün çalar herkesin kapısını, yüreklerde acılar artarken ümidin yüzüne hasret kalır insan.

Sonbahar, adeta vedayı, ayrılığı anımsatır. Sanki bir göç başlar uzak diyarlara... Hüzünlü bir ayrılık gelir akla, güz yağmurları dolar  damla damla sinesine insanın. Yıkık dökük bir beden, yazdan kalma umutlar, sararmış düşler.. İnsanın kırkından sonraki ömrü aslında sonbahardır yani hazandır. Benzi sararmış, ruhuna hüzün çökmüş, gözleri bakarken ufuklara olgunluk yolunun sonuna bağdaş kurmuştur insan. Bundan sonrası bedende ve zihinde dinlenme zamanıdır. Kimine göre de sonbahar bir hüzünlü şarkı, bir şiirdir, romandır. Belki bundandır şairlerin en sevdiği mevsimin sonbahar oluşu. Belki de bu yüzden soğuk güneş, bu yüzden hüzünlü gönüller hatta bu yüzden yaşlı gözler. Ya da insanın içini ısıtan günlere vedayı simgelediği için sarıdır sonbahar. “Bağımda gül kalmadı kuşlar artık ötmüyor” derken şair, aslında bir tükenmişliğin ve hüznün tarifini yapıyor. Oysa ki melankolik bir ruh haline sahiptir insan, hüznü sever yağmuru da, rüzgarın savurduğu kuru yapraklar, hafif bir ürpertiyle bedenini sarmalayan soğuk, çiseleyen yağmur, toprağın kokusu, hüzünlü bir şarkı olup bir ayrılık tadı bırakır damağında, ayrılık tadını da sevmiştir insan. 

En duygulu şiirler sonbaharda yazılırken, en hüzünlü şarkılar güzün söylenir. En güzel renkler sonbaharda boyanır ressamlar tatrafından. Hasat vakti, bağ bozumudur sonbahar. Mis gibi kokan pekmez köpüğü gibi kabarırken ruhunda aşklar insanın aslında yeni bir umudunun da var olduğudur geleceğe dair.Çünkü her bir bitiş yeni bir başlangıç demektir. Sonbahar şiirleri genellikle ayrılıklarla, bitişlerle özdeşleştirilse de çok az insan sonbaharı yeni başlangıçlardan önce son adım olarak görür. Sonbahar yeni bir başlangıçtan önce eski bir şeylerin bitmesini simgeliyor. Öyle değil mi? Ağaçlardaki yapraklar dökülmese yenileri çıkar mı?, yağmurlar yağmasa gökyüzü açılır mı? Güz geldi mi tabiat uzunca bir yorgunluktan sonra fazlalıklarından kurtulup derin bir dinlenme uykusuna dalıyor sanki.. Güneş yazın daha parlak olmak için dinlenmeye çekiliyor adeta. 

Sonbahar ile ilgili yazılan sözler, şiirler bitişleri üzüntülü bir şekilde aksettirse de, bir başka bakış açısından sonbahar sanki uzun bir koşu öncesi nefes almak gibi bir şey. Yüreğinde sonbaharda sararan umutlar varken kardelen çiçeklerinin filizleneceği hissiyatıyla yaşar insan. Bir Eylül bitti bir sonbahar geldi. Toprağın mis gibi kokusunu dünyamıza salan sonbahar yağmuru gibi umudun, huzurun, bereket ve bolluğun, sağlık ve huzurun hayatımıza hakim olduğu bir ömür dileğiyle...