Kadim Durmaz konuşmasında şu ifadelere verdi :

“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri izleyen değerli yurttaşlarımız; önce, Taksim İstiklal Caddesi'nde lanet olası terör örgütünün saldırısıyla Hakk'a yürüyen canlara Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Tabii, yine üzüntüyle söze başlıyoruz ama devamı da üzücü ve incitici. Burada bugün bir torba yasa konuşuluyor, içerisinde yok yok ama az önce bütün siyasi partilerin gruplarından konuşan arkadaşları dinlediğimde herkes sanki bu noktada doğru yapılmadığını sözleriyle söylüyor. Yani bu yasanın özel bir anlayışla, ortak bir anlayışla birlikte çıkarmamız gerektiğini söylüyor ama biraz sonra o niyetleri göreceğiz.

    "Dört kitap yazıldı dört dine düştü

    Kur'an Muhammed'in virdine düştü

    Kul Himmet pirinin derdine düştü

    Allah bir Muhammed Ali diyerek." diyor.

İktidarın cemevleriyle ilgili düzenlemeleri Anayasa'ya açıkça aykırı olan bir düzenleme ve aynı zamanda bir torba yasanın içerisinde yüce Meclise getirilmesi inanıyorum Türkiye'de insanların büyük bir bölümünü vicdanen rahatsız ediyor. Torba yasa yaklaşımı Alevi inancına bir saygısızlıktır,  Alevi inancının temeli olan ocaklarına kayyum atamaktır. Bunu asla kabul etmiyoruz.

 Baş başa değmeden taş yerinden kalkmazmış.

Sağlıklı Beslenme Nasıl Olur? Sağlıklı Beslenme Nasıl Olur?

  "Kemerbest bağlamış başında tacı

    Kulağında küpe Güruh-i Naci

    Gönül bir Kabe'dir, yap da ol hacı

    Davut Sulari de nişan eylesin." diyor.

İşte, bu toprakların mayasından yetişen ozanlar bunların hepsini söylüyor ama maalesef kimse bir şey almıyor. Aleviliği, ibadeti cemevleri üzerine ve cemlerin nasıl ve nerede kurulacağına dair söz söylenmesini de çok doğru bulmuyoruz çünkü Alevilik, Hak Muhammed Ali; On İki İmamların, erenlerin, evliyaların, velilerin, aşıkların, sadıkların yoludur ve tam da bu nedenle Hakk'a giden bir yoldur. Kişi ya da topluluğun Hak'la nasıl bir gönül bağı kuracağına müdahale etme ve karışma hakkını kimse kendinde göremez, görmemelidir. Kimden, hangi temsil kurumundan görüş aldınız? Hiç yok. Ayrıca, hukuki bağlamda, kanun koyucunun ve bunu, kanunların uygulayıcısı olarak yürütenlerin Aleviliğin dinsel niteliğini yok sayma, reddetme ya da onun yerine karar verme yetkisi de yoktur.

Kanun daha Genel Kurulda görüşülmeden Sayın Cumhurbaşkanı kararname yayımlıyor, başkanlar atıyor, birimler atıyor; bu da ayrıca bu Meclise yaşatılmış bir değişik hukuk garabetidir ama Aleviler yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, cumhuriyete ve bu ülkenin kurucusu, 20'nci asrın devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e olan bağlılığından asla, ödün dün de vermedi, bugün de vermiyor, yarın da vermeyecek.

Bu konuda niteleme ve değerlendirme yapmaya yetkisi olmayan kanun teklifinin Aleviliğin dinsel niteliğini kabul etmeyip onu bir kültür olarak görmesi, bir dinsel topluluğun üyelerinin din ve vicdan hürriyetini kategorik bir şekilde inkâr ettiği anlamına gelmektedir. Bu durum uluslararası hukuka aykırı olduğu gibi, Anayasa'mızın 24'üncü maddesine de aykırıdır. Alevi toplumunun ibadeti, ayinicemlerini nasıl kurduğu, demi nasıl sürdüğü, destur ve düsturlarıyla birlikte Kırklar Meclisinin ayiniceminde mevcuttur.

Alevi inancı "El ele, el de Hakk'a" düsturuyla, rıza temelinde, Hak'la Hak olma gerçeğidir. Alevi inancı 72 millete bir nazarda bakar, incinse de incitmemeye dikkat eder. İnsan ve insana dair her şeyi ifade ederken Pir Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin şu deyişini baş tacı etmeliyiz: "Sen güzellikle sözünü söylersin, arif olan dersini alır, cahil olan da tavır alır." Bugün tam da yaşadığımız bu değerli arkadaşlar. Hükûmet, yirmi yıllık iktidarında 7 çalıştay yaptı, katılımcı ve sözcülerin söylediklerinin hangisi hayata geçti? Hiçbiri geçmedi ama hepsinin ortak söylediği bir şey vardı "Bizim cemevlerimize ibadethane statüsü verin."

Demek ki iktidar yaptığı 7 çalıştayda kendi çalıp kendi söylemiş, hiç kimseyi dinlememiş, yirmi yılın sonunda gelinen sonuç bu maalesef. Alevilerin temel talebi cemevlerinin elektrik, su faturasının karşılanması ya da dedelere maaş bağlanması değil, ibadette hak eşitliği talebidir değerli arkadaşlar. Alevilerin derdi, istediği para değil, hiçbir zaman da olmamıştır, bugüne kadar da cemevlerini de kendileri yaptı, cemevlerinin onarımını da, bakımını da, dedelerinin de, zakirlerinin de hizmetlerini de kendileri yaptılar ama gelinen noktada, bir kez anlayın, elinize vicdanınıza koyun. Tabii, iktidarın ve ortaklarının hak eşitliği gibi bir sorunu yok, bunu biz biliyoruz ama bu yanlıştan dönmelerini bekliyoruz.

Yine, Âşık Sümmanî'nin güzel bir dörtlüğü var onu söyleyeceğim. "Sümmanî'yem ey dil yâre niderim/Başım alır diyar diyar giderim/Yarın mahşer günü dava ederim/Siz mahşer yerine gelmez misiniz/Siz mahşer yerini bilmez misiniz?" diyorum.” İfadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim