Başkan Selçuk ‘’İyi parti siyaseten sıkışan ülkemizin yükselen umudu olmaya ve her gün gerek teşkilatlanması, gerekse halktan gördüğü teveccühle büyümeye devam ediyor. İyi Parti Erbaa İlçe Yönetimi olarak; Genel Merkezimiz ve Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in çizgisinde, biz de hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç bir görüşü, hiç bir inanç farklılığını itip kakmadan, herkesi bağrımıza basarak bu sağlıklı büyümeye ayak uyduruyoruz. Siyaset yapmayı bir partinin o kentteki teşkilat başkanı olmayı, sadece kentte partiyi temsil olarak algılamıyor, aksine kentimiz ve insanımızı siyasete karşı temsil etmeyi de görev sayıyoruz. Siyasi çevrelerle görüştüğümüzde erken seçim çok gündemde olan bir konu ama Sayın Erdoğan’ın böyle bir ortamda seçime gidip de iktidarını kendi eliyle kaybedecek bir adım atacağını düşünmüyorum. Erken seçim nasıl olur? Şu anki ortaklık çatlarsa. O da tabloyu görüyor. Desteğin hızla eridiğini görüyor. Böyle bir ortamda seçime gitmek istediğini zannetmem. ‘Acaba biraz daha toparlar mıyım, içeride veya dışarıda yeni büyük gündemler oluşturarak desteği çoğaltabilir miyim’ diye çabaya girecektir ama yapamayacak. Şu anki iktidar bir ortaklık, unutmayalım. Artık çatlaklar var ve taşıması zor bir yük haline geldi. Biz İyi Parti olarak yarın seçim olacakmış gibi çalışmaya devam ediyoruz.İyi parti Erbaa ilçe teşkilatı teşkilatlanmasını iyi parti içinde yani tokat içinde ilk önce tamamlayan merkez ilçe dahil ilk önce tamamlayan teşkilattır.  İyi  parti adına Türkiye  genelinde  de ön sıralarda olduğunu iddia edebilirim genel merkezden de aldığım bilgiler muhtemelen Erbaa’daki diğer partiler içinde de bunu biz hepsinden önce tamamlamışızdır daha önce yerleşik partilerde mutlaka bir teşkilatlanma var bende başka bir partiden geldiğim için biliyorum teşkilatlanma yapılarını vardır ama güncellenmemiştir bizim ki güncel ve tazedir bunu yaparken de biz çok dikkatli davrandık. Karşılaştığımız bazı örnekler var mesela mahalle temsilcilikleri, köy temsilcilikleri ve belde teşkilatları çok önemli teşkilatlanmalı. Biz bu işi doğru yapacağına inandığımız temsil heyet hakkıyla yapabileceğine inandığımız çünkü ben Erbaa da tokat il başkanlığını temsil ediyorum dolayısıyla tokat il başkanımız meral hanım temsil ediyor mahalle temsilcileri ve belde temsilcileri de beni temsil edecek yani ilçe başkanı temsil edecek. Bunda biraz hassas davranmaya dikkat ettik ve cesur insanlar aradık 2,3 arkadaşımızla konuşup hepsine bunu duyuracağımızı, ifşa edeceğimizi ve sosyal medyada paylaşacağımızı söyledik aksi takdirde saman altından bu iş gitmesin ben sizin mahalle temsilciniz olayım ama bunu da herkes bilmesin diyen insanlardan teşekkür edip öyle olmamasını söyledik kabul edenlerle de oturup helalleşip ne yapacağımızı doğru düzgün anlatıp vekaleti verdiğimiz arkadaşla da fotoğraf çekinip hepsini sosyal medyada paylaştık. Bunu ağustosun sonunda eylül ayında bitirdik. Belde temsilcilerimizle belde başkanlarımızla aynı şekilde konuşup belde teşkilatlarımızı da fiilen harekete geçirdik köy temsilcilerimizin de çoğunu tamamladık tabi bir divanımız var divanda da arkadaşlarımızın bir görev dağılımları var herkes işini yapıyor sosyal medyamız işini yapıyor sekreterlerimiz işini yapıyor başkan yardımcılarımız işlerini yapıyor bir sıkıntımız yok bizim teşkilat hazır hatta sandık görevlilerimiz bile %98 oranında hepsini hazırlıklı tutuyoruz ‘’ dedi.

Tarlada İzi Olmayanın Harmanda Yüzü Olmaz
Çiftçinin en önemli şikâyeti girdi maliyetleri. Gübre fiyatları, ilaç fiyatları, sulama için kullanılan elektrik fiyatları bir yılda ikiye, üçe katladı. Çiftçimiz son yılların en zor şartlarında iş yapmaya üretmeye çalışıyor. Köy ziyaretlerinde köylünün mustarip olduğu konuların konuşulduğunu söyleyen Selçuk, köylerin ekonomisinin tarıma dayalı olmasından dolayı muhabbetin Türkiye’deki tarım politikaları ve öğrencilerin eğitim ve barınma sorunları üzerinde olduğunu belirtti.  Selçuk: “Hükümetin tarım politikaları ve ziraatçıyı, köylüye bakış üstüne insanlar bundan mustaripler. Geçen sene buğday ve ayçiçeği ekimi yaptı bundan da insanlar beklediği parayı kazanamadı. Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz derler, ben bir siyasetçi olarak tarım hakkında konuşabilmek adına 40 dönüm mısır ekip bunun harmanına kadar takip ederek benim de tarlada izim olsun harmanda da sözüm olsun mantığıyla böyle bir tecrübem oldu ve çiftçinin ne zorluklarla çalıştığını anladım. İnsanlar, neredeyse yüzde yüz artışa maruz kalan tohumdan, ilaçtan, gübreden ve tarlayı süreceği mazottan bahsediyorlar ve günümüzün gerçeği olan tarım alanların daralması yani çiftçinin ekimden, dikimden, çiftçilik yapmaktan vazgeçmesi anlamına geliyor. Bütün yakınmalar hemen hemen ilk başta bunlardan başlıyor. Ekonominin kötü olmasıyla ilgili bir şey anlatınca onlar da hükümetten dert yanmaya başlıyorlar. İktidar partisi köylünün ve çiftçinin ekonomiden memnun olduğunu söyleyecektir, süspansiyonlar var, destekler veriliyor diyecekler ama bu doğru bir şey değil ben bunu gezerek görüyorum. Bu bilgileri toplayınca mutlaka şehirde de anlatacağız. Mesela mazot desteği veriliyor ama bu mazot desteğini almak için devletin verdiği tohumu ekmeniz gerekiyor çiftçiler bundan şikayetçi durumda olup bunların hepsinin doğru anlatılması lazım bunun içinde önce dinlememiz lazım. Bizim şu an da yaptığımız iş çiftçiyi ve köylüyü dinlemektir. Daha sonra bunları gelip bütün halka doğrusuyla eğrisiyle hiçbir şey eklemeden hiçbir fazlalık göstermeden anlatmakla mükellefiz”  dedi.


Hükümet Fahiş Fiyat Politikası Düzmece
Her fırsatta esnaf, işçi ve köylülerle dertleşmeye devam ettiklerini belirten Selçuk, " Belde ve köylerimizin ana geçim kaynağı çiftçilik. Yaptığımız köy ziyaretlerinde  de gübre, ilaç ve tohuma gelen aşırı zamlardan dolayı ekim yapamayacaklarını söylüyorlar. Bu korkunç bir şey. Çiftçinin üretimde kullandıkları tohum gibi, ilaç gibi, gübre gibi kalemlere gelen aşırı zamlardan dolayı üretim yapamaması demek, önümüzdeki yıllarda sebze meyvenin daha da aşırı zamlanacağı anlamı taşıyor. Hükümet, çiftçinin üretim yapabilmek için kullandığı ürünlere gelen zamları fahiş zamlara karşı feryat etmesini duymazdan geliyor, sonra gidiyor kentlerdeki zincir marketlerde fiyat denetimi yapıyor. Anlaşılıyor ki; iktidarın fahiş zamlarla mücadele söylemi de yalan. Zamlar altında ezilen vatandaşın gazını almaya yönelik kameralar önündeki bir şovdan ibaret. Samimi olsalar, en çok oy aldıkları çiftçi kesiminin üretim yapabilmek için kullandıkları ürünlere yapılan fahiş zamlara dur derlerdi. Aşırı fiyat yükselmesine daha kaynağında müdahale ederlerdi" diye konuştu.

Üzümlü Köyünde Dükkanlar Satılıyor !
Üzümlü köyünde iktidarın köyün dükkanlarını satmaya kalkışacak kadar düştüğünü söyleyen İyi Parti Erbaa İlçe Başkanı Murat Toycan Selçuk, "Merkezi hükümetin kulak tıkadığı köylülere yerel hükümet unsurları da kulak tıkamış durumda. Köylüler, Üzümlü köyünün belediyelikken Belediye binası olarak kullanılan binasının altındaki dükkanların köy tüzel kişiliğine(muhtarlığa) bırakılmayıp ihale ile satılıp paranın hazineye aktarılacağını söylüyorlar. Yahu bu iktidarın bu satma fetişizmi köylere kadar mı indi. Devasa sanayi kuruluşlarımız, fabrikalarımız, bankalarımız, sigara ve şeker fabrikaları derken iş köylülerin dükkanlarını satmaya kadar mı düştü? Bu nasıl müflis bir yönetim anlayışıdır? Köylünün anasının ak sütü gibi helal  dükkanlarını satmak da neyin nesi, ayıp denen bir şey var." dedi.
Selçuk sözlerini, "Bölgemizde esnafı, çiftçiyi dinlemeye, onların sorunlarını anlamaya ve hem gündeme taşıyıp, hem de çözümlerine yönelik politikalar üzerinde düşünmeye devam edeceğiz. İktidarı kaybedeceklerini anlayan iktidarın giderken ne götürürsem kardır mantığı ile talanına da müsaade etmemiz gerekiyor. Yanlış ve haksızlıklarda sesimizi yükseltmeyi,  hangi görüş ve siyasi partiden olursak olalım, memleketin ortak çıkarlarında birlik beraberlik içinde hareket etmeyi öğrenmemiz gerekiyor" dedi.

Fidan: Filistin Sorunu, Türkiye ve Mısır’ın Ortak Duruşa Sahip Olduğu Bir Konudur Fidan: Filistin Sorunu, Türkiye ve Mısır’ın Ortak Duruşa Sahip Olduğu Bir Konudur

Gençler vaat değil çözüm istiyor
İlçe Başkanı Selçuk; ‘’ Bir ülkenin en önemli sermayesinin ‘insan kaynağı’ olduğu unutulmamalı, beşerî sermayemiz olan gençlerimize sahip çıkılmalıdır. İşsizlik sebebiyle KYK borcunu erteleyenlere ödemesi gereken miktar üzerinden faiz eklenmektedir. Ülkemizdeki gençlerin yaşadığı en büyük sorunlardan birisi olan yüksek öğrenim kredisi; devlet tarafından öğrencilere yüksek eğitim kurumlarının öğrenimi süresince verilen, zorunlu hizmet yükümlülüğü bulunmayan borç paradır. Genç bireylerin yüksek öğrenim süresince almış olduğu öğrenim kredisi borcunu, mezun olduktan sonra en geç iki yıl süre zarfı sonunda ödemesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu süre zarfınca ödeme yapamayan genç bireylerin borcunun üzerine aylık %1,40 oranında faiz eklenmektedir. İki yıl içerisinde iş bulamayıp borcunu bir yıl daha ertelemek isteyenlere, yine ödemesi gereken miktar üzerinden faiz eklenmektedir. Geride bıraktığımız 2020 yılı itibarıyla vergi dairelerine takip için intikal etmiş borçlu sayısı yaklaşık 3,1 milyon kişi, Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından Maliye Bakanlığına tahsil edilmek üzere gönderilen alacak tutarı ise 5,3 milyar TL’dir. İstihdam yok, atama yok, borç var. TÜİK 2020 Eylül ayı verilerine göre 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranı %24,3, istihdam oranı ise %31,6 olarak açıklanmıştır. Ödemeler dengesindeki bozukluk, kamu borç yükündeki artış ve azalan yatırımlar nedeniyle istihdam oranları düşmüş, işsizlik oranları da yüksek seviyelere tırmanmıştır. Bununla birlikte eğitim sistemimizdeki yapısal problemler genç işsizliği negatif yönde etkileyerek %25 bandının yukarısına taşımıştır. Bu doğrultuda iş gücü piyasalarında iş bulmaları daha da güç hale gelen 18-24 yaş arası grubun almış oldukları KYK kredilerini uzun yıllar süren işsizlik ve yoksulluk süreci içerisinde geri ödemeleri oldukça zorlayıcı bir hal almıştır. Dünya genelindeki örneklere bakıldığında gelir belirli bir seviyeye ulaşana dek geri ödeme başlamıyor .İşsizliği minimum seviyeye indirgemek için istihdam oluşturmak ekonomik ve sosyal kalkınmanın en temel yapı taşıdır. Dünyada ve ülkemizde istihdamı sağlayan kuruluşların büyük çoğunluğu özel sektör tarafından sağlanmaktadır. Bu noktada devlete düşen asli görev ise uygun yatırım ortamını sağlayarak büyüme için özel sektörün önünün açılmasına ön ayak olmak ve engelleri ortadan kaldırmaktır. Dünya genelindeki örneklere bakıldığında ise; bazı ülkelerde gelir belirli bir seviyeye ulaşana dek geri ödemenin başlamayacağına hatta geri ödeme başladığında gelir üzerinden belirlenecek belirli bir yüzde ile ödemenin sınırlı tutulacağına ilişkin uygulamalar görülmektedir” dedi.

Vatandaş Devlet Yurtlarına Güveniyor


Eğitim ve barınma sorunuyla ilgili konuşan Selçuk “Her yerde olduğu gibi Erbaa’da ki genç kardeşlerimiz üniversiteye gidiyor barınma yurt ihtiyaçları var. Yaptığımız ziyaretlerin hepsinde hemşerilerimiz çocuklarına yurt bulamadıklarını söylüyorlar. Bir hemşerilerimiz “Özel yurtlara paramız olsa da özel yurda vermeye korkuyoruz” dedi. Bu seneye kadar yurt sıkıntısı bu kadar belirgin değildi, mutlaka vardı ama insanlar yurt bulabiliyordu. Şu an ki durumun sebebi insanlar artık sadece devlet kredi yurtlar kurumunun yurtlarını tercih ediyor. Oraya giden anne babalar var, Sayın Cumhurbaşkanımız Orada yatanlar geçici, bunlar gezideki oyunu tekrar yapıyorlar” dedi.  Sayın Süleyman Soylu “Gözaltına alınanlar veya parklarda yatanların %20'si, %30'u öğrenci gerisi öğrenci değil bu kadar gezici çıktı bu kadar FETÖ çıktı” açıklamalarında bulundu. Oraya sadece öğrenci gitmiyor ki annesi babasıyla, abisiyle, dayısının oğlu ve kuzeniyle gidiyor çünkü o çocuğa birisi refakat edecek. Liseyi yeni bitirmiş bir çocuk hiç bilmediği bir yere gidiyor Adıyaman, Malatya, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Ankara’ya gidiyor bu çocuk nasıl gidecek ona birisi refakat ediyor. Refakat edenin bir sabıkası olabilir önemli tartışma konumuz bu değil mesele şu ki; bizim ülkemizin yaşadığı talihsiz bir hain 15 Temmuz kalkışması var. Bunun altından FETÖ cemaati çıktı o zaman 15 temmuzdan ötürü karşılaştığımız durum FETÖ’nün yurdunda kaldı diye insanlar işlerinden oldu FETÖ’nün yurdunda kalan insanlar hala  hapishanedeler  FETÖ’nün yurdunda kaldı diye  insanlar ülkeden kaçmak zorunda kaldı” şimdi insanlar korkuyor çocuklarını cemaat yurtlarına yerleştirmeye mesele bu, bundan dolayı yurt problemi ortaya çıktı.
Türkiye’de yurt sayısı, yurtlarda ki yatak sayısı belki bütün öğrencilere yetecek düzeyde ama kaç tanesi kredi, yurtlar kurumunun ve devletin? Veliler artık çocuklarını bilmedikleri cemaat yurtlarına korktukları böyle bir tecrübe yaşadıkları yaşayabileceklerini düşündükleri için teslim etmek istemiyor. Şimdi devlet vatandaşına samimi ve eşit davranmalı diyen Selçuk:  bunu bilip evet arkadaşlar evet sayın vatandaşlarımız, değerli öğrenciler böyle bir sıkıntı var bu konuyu da halledeceğiz deyip üstüne böyle gitmeli yani kutuplaştırmamalı bunlar gezici değil kardeşim bunu doğru analiz edin ben köylerde gezerek bunu analiz ettim. Bir köylünün samimi ikrarından bunu çıkarta biliyorsunuz bunu da devlet çok doğru yapabilir yanlış mı sizce? Doğrusu bu ama bunu neden hemen bir kutuplaştırmaya çeviriyorsunuz köy, kent fark etmiyor biz halkın içinde olmalıyız siyasetçi halkın içinde olacak dedi.
Köylüde bu memleketin insanı çiftçide bu memleketin insanı, sanayicide bu memleketin insanı, kentlide bu memleketin insanı, kasabalıda bu memleketin insanı yani İstanbul’daki insanla da konuşmalıyız, Erbaa’daki insanla da konuşmalıyız, Tanoba’da ki insanla da konuşmalıyız konuşacağız, hepsiyle konuşacağız hepsinin derdini dinleyeceğiz. Sanayicinin de derdini dinleyeceğiz sanayicinin de çok derdi var peki bu dert varsa sıkıntı var demektir bunu hasıraltı etmekle, halının atına süpürmekle öyle değil böyle yapmaktan olmaz ki inkârlar olmaz ki dedi.
 Selçuk: Kolum ağrıyor, sırtım ağrıyor, sol kolum uyuşuyor doktora git kalp krizi geçirebilirsin diyoruz yok ya o değil üşüttüm diyor, değil yurt sorunu bu yüzden var çözün bakalım. İnsanlar destek istiyor, tarıma destek istiyorlar kıtlık kapıda bunu köylü söylüyor köylü milletin efendisidir. Köylüyü dinleyeceğiz efendimizi dinleyeceğiz biz, köylü üretmezse biz aç kalacağız. 
,

2024’De Erbaa İyi Parti Belediyeliğiyle Tanışacak


Erbaa İyi Parti Belediyeliğiyle tanışacak. Partimize ve toplumun değer yargılarına göre kriterlerimiz var. Bununla ilgili bir arkadaşımızla ciddi bir görüşmemiz oldu kendisi bize haber verecek alternatiflerimiz de var ama birinden haber almadan diğerleriyle görüşmeyeceğiz. Konuştuğumuz arkadaş bize olur cevabı verirse onu ciddi anlamda Belediye’ye hazırlayacağız. Görüştüğümüz arkadaş belediye başkanı olabilme kriterlerinin tamamını sağlıyor. Millet ittifakının birleşenlerinden  birisiyiz  dolayısıyla biz bu görüşmeyi yaptıktan sonra iyi parti olarak ittifakımızla da bu konuyu tartışacağız onlarında göstereceği bir aday varsa veya onlarda böyle bir çalışma içinde olurlarsa karşılıklı istişare yapıp ortak bir adayda çıkacağız şimdilik bu böyle ama biliyorsunuz genel seçimlerden sonra olacak yerel seçimler. Ama herkesin süper bir aday dediği bir adayla hazırlanmak üzereyiz. Olmazsa bu kriterlere uygun arkadaşlarımız var ama hepsiyle birlikte konuşmak abes olur. Onun için biz erken başladık ve adayımız herkesin benimseyeceği kabul edeceği birisi, şunu diyebilirim bu aday çıktığında önümüzde ki yerel seçimlerde Erbaa’yı iyi parti mantığıyla bir Erbaa yönetecek ’’dedi.

Editör: TE Bilişim