Kuş türlerinin başlıca üreme ve yuvalama alanı olan sazlıkların yakılması, ekosisteme telafisi zor zararlar veriyor. Yaban hayatı gözlemcisi Cenk Polat, bu durumun hem biyolojik çeşitliliği hem de çevresel dengeyi ciddi biçimde tehdit ettiğini belirterek, “Bu sazlık alanları yakmak aslında geleceğimizi de yakmakla eş anlamlı” uyarısında bulundu.
Tarla Temizliği Uğruna Doğanın Kalbi Yakılıyor
Bazı çiftçiler tarafından tarla temizliği amacıyla gerçekleştirilen bu yakma işlemi, kısa vadeli bir fayda gibi görülse de, uzun vadede toprağın verimliliğine ve biyolojik dengeye ciddi zararlar veriyor. Özellikle ilkbahar aylarında, kuşların göç ve üreme döneminde yapılan bu müdahaleler, doğada onarılamaz kayıplara yol açıyor.
Yaban hayatı gözlemcisi Cenk Polat, konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi:
“Sazlıklar sadece kuşların değil, birçok canlının yumurtlama ve yavrulama alanı. Kumkale Deltası’nda 245 farklı kuş türü gözlemledik. Hepsi bu sazlık alanları yaşam alanı olarak kullanıyor. Ayrıca Sultan kelebeği gibi nadir türlerin de yumurtlama alanı bu bölgeler. Bu sazlıklar yandığında sadece kuşlar değil, kelebekler, sürüngenler, böcekler ve buraya özgü endemik bitki türleri de yok oluyor.”
Sazlıklar Sadece Bataklık Değil, Doğanın Temizleyici Akciğerleridir
Cenk Polat, sazlık alanların yalnızca canlılara yuva olmadığını, aynı zamanda doğanın kendi kendini filtreleyen su arıtma sistemleri gibi çalıştığını da vurguladı. Ancak yerel halkın bu alanlara “bataklık, sinek yuvası” gözüyle baktığını ve bu nedenle yakma girişiminde bulunduğunu belirten Polat, bu yaklaşımın tamamen yanlış olduğunu ifade etti.
“Ne yazık ki bazı yerel halk bu alanları sinek kaynağı olarak görüyor ve faydalarını bilmeden yakıyor. Oysa bu sazlıklar hem suyu temizler, hem de bölgenin iklimsel ve biyolojik dengesini korur.”
Troya Tarihi Milli Parkı da Tehlike Altında
Söz konusu alanın aynı zamanda bir kısmının Troya Tarihi Milli Parkı sınırları içerisinde yer aldığına dikkat çeken Polat, bu yangınların sadece ekosistemi değil, kültürel ve tarihi değerleri de tehdit ettiğini söyledi.
"Bu Dönemde Yangınlar Daha Yıkıcı"
Nisan ayı itibarıyla kuşların göç yolculuğuna başladığını ve doğada üreme döneminin başladığını hatırlatan Cenk Polat, bu dönemlerde yapılan yangınların etkisinin çok daha yıkıcı olduğunu belirtti.
“Bu dönem, doğanın uyanışı, canlıların yeni bir döngüye başladığı zamandır. Sazlıkların ve anızların yakılması bu döngüyü bozmakla kalmıyor, türlerin üremesini de durduruyor. Bu tür eylemler hem yasalara aykırı hem de vicdana. Doğanın en kırılgan olduğu bu dönemde yapılacak her yanlış adım, sadece bugünü değil, yarınımızı da etkiliyor.”
Yerel Halk Bilinçlendirilmeli
Polat, çözümün cezai yaptırımlardan çok, bilinçlendirme kampanyaları ve halkla doğrudan iletişim kurmak olduğunu da ifade etti:
“Cezalar var ama asıl çözüm, halkın bu alanların doğaya ne kadar katkı sunduğunu öğrenmesiyle sağlanabilir. Eğitim, bilinçlendirme ve yerel yönetimlerin aktif rol alması şart. Aksi takdirde doğayı her yıl biraz daha kaybederiz” ifadeleri kullanıldı.





