Prof. Dr. Demir, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün verilerine göre önümüzdeki 5 yılda küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceye ulaşmasının beklendiğini ifade ederek, bu artışın hem doğa hem de insan yaşamı üzerinde telafisi zor etkiler yaratabileceğini vurguladı. Yangınlar, kasırgalar, yağış rejimindeki değişimler ve kuraklık gibi doğal afetlerin sayısında ciddi bir artış bekleniyor.
“1 Milyar İnsan Göç Riskiyle Karşı Karşıya”
İklim değişikliğine bağlı su kaynaklarının azalmasının, dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insanın yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalmasına neden olabileceğini belirten Prof. Dr. Demir, şu bölgeleri risk altındaki alanlar olarak sıraladı:
Akdeniz kuşağı
Afrika’nın kuzeyi
Güney Amerika
Güney Asya
Bu bölgelerde kuraklık, içme suyu kaynaklarının azalması ve tarımsal verim düşüşleri nedeniyle yaşamın sürdürülemez hale gelebileceğini ifade etti.
“Su ve Karbon Ayak İzi Hayatımıza Girecek”
Prof. Dr. Demir, iklim krizine karşı mücadelede özellikle iki kavramın hayati önem taşıyacağını belirtti:
Su ayak izi: Günlük yaşamda ve üretimde kullanılan su miktarının azaltılması,
Karbon ayak izi: Atmosfere salınan karbon emisyonlarının minimuma indirilmesi.
Bu göstergelerin artık yalnız çevreci projelerin değil, ekonomik ve toplumsal politikaların da temelini oluşturması gerektiğini vurgulayan Demir, insanlığın bu 5 yıllık kritik süreçte geri dönüşü mümkün olmayan bir yola girmemesi için kararlı adımlar atması gerektiğini ifade etti.
“Gelecek Nesiller İçin Şimdi Harekete Geçilmeli”
“Bu 5 yıllık dönemi iyi değerlendiremezsek, maalesef çocuklarımız ve torunlarımız için yaşanabilir bir dünya bırakma şansını kaybedebiliriz,” diyen Prof. Dr. Demir, sürdürülebilirlik ve iklim eylemi çağrısını yineledi.
“Bu süreci olumlu şekilde kullanmalı ve hem bireysel hem de küresel düzeyde sorumluluk alarak harekete geçmeliyiz. Aksi takdirde geri dönüşü olmayan bir sürece tüm insanlık sürüklenebilir.”