Toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, ABBK Genel Sekreteri Petr Blizkovsky, ABBK ve Bremen Devlet Parlamentosu Başkanı Antje Grotheer, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Ossowski, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve belediye başkanları katıldı. Toplantının açılış konuşmalarının ardından, İmamoğlu, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmada Türkiye'nin adını anmamasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye-AB İlişkilerindeki Gerileme
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin son 20 yılda adım adım gerileyerek, stratejik bir ortaklık olmaktan uzaklaştığını vurguladı. İmamoğlu, AB’nin genişleme politikaları tartışılırken Batı Balkanlar’daki pek çok ülkeden söz edilmesine rağmen, Türkiye'nin aday ülke olarak anılmadığını belirtti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, yeni komisyonun ilk gününde genişleme konusunu gündeme getirirken Türkiye’yi hiçe saymasını büyük bir talihsizlik olarak nitelendirdi. İmamoğlu, “60 yılı aşkın politik diyalog ve 20 yıllık adaylık sürecine rağmen, Türkiye’nin adı, AB’nin genişleme konuşmalarında bile yer almıyor. Üyelik müzakereleri ve vize serbestliği bir yana, Gümrük Birliği’nin modernizasyonu gibi ortak çıkarlarımıza dayalı adımlar bile siyasi nedenlerle engelleniyor” dedi.
İleriye Dönük Türkiye-AB İlişkileri
Türkiye ve AB arasındaki iş birliğinin, dünya çapında yaşanan krizler ve değişen uluslararası dengeler ışığında her zamankinden daha fazla önem kazandığını belirten İmamoğlu, ilişkilerin mevcut durumu ile gelecekteki potansiyelinin oldukça farklı olduğunu vurguladı. Türkiye'nin adaylık sürecinde yaşanan tıkanıklığın, sadece iki tarafın değil, tüm bölgenin kalkınmasına zarar verdiğini ifade etti.
Çoklu Kriz Dönemi ve Yükselen Otoriterizm
İmamoğlu, dünyadaki mevcut durumu "çoklu kriz dönemi" olarak tanımladı. Ukrayna’dan Gazze’ye kadar uzanan çatışmalar, iklim değişikliği, düzensiz göç ve artan yoksulluk gibi global sorunların giderek daha karmaşık hale geldiğini söyledi. Ayrıca, bu krizlerin evrensel değerleri tehdit eden popülist ve otoriter yönetimlerin yükselmesine zemin hazırladığını belirtti. İmamoğlu, halkların artan memnuniyetsizliğinden faydalanarak güç kazanan otoriter liderlerin, yalnızca kendi ülkelerinde değil, dünya barışı ve istikrarında da ciddi tehditler oluşturduğuna dikkat çekti. Bu sorunların çözülmesinin ancak iş birliğine dayalı ve çoğulcu bir yaklaşım benimsenmesiyle mümkün olabileceğini vurguladı.
Yerel Siyasetin Rolü ve Demokratik Katılım
İmamoğlu, yerel siyasetin demokrasi ve etkin yönetişim açısından kritik önemde olduğunu belirtti. Yerel yönetimlerin, vatandaşların ihtiyaçlarını, kaygılarını ve beklentilerini en iyi şekilde anlayarak, yalnızca bugünün değil, geleceğin sorunlarına da çözümler ürettiklerini söyledi. İstanbul gibi büyük şehirlerde, örneğin kreş ihtiyacı gibi yerel halkın günlük yaşamını doğrudan etkileyen konularda, yerel yönetimlerin önemli bir rolü bulunduğunu belirtti. Bunun yanı sıra, yerel yönetimlerin, ulusal siyasetle sağlıklı bir diyalog içinde olmalarının gerekliliği üzerinde durdu. Ancak, mevcut siyasi ortamda, toplumun ortak faydasına hizmet eden bu diyalogların engellendiği ve çıkarlar uğruna halkın iradesinin göz ardı edildiği eleştirisini yaptı.
Seçilmiş Belediyelerin Görevden Alınması ve Hukuk Devleti
İmamoğlu, Türkiye’de son dönemde muhalefet partilerinden seçilen belediye başkanlarının görevden alınarak yerine kayyum atanmasının, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne aykırı bir uygulama olduğunu söyledi. Son olarak Esenyurt ve Mardin gibi önemli şehirlerden seçilen belediye başkanlarının görevden alınması, halkın iradesinin ayaklar altına alınması olarak değerlendirildi. Bu tür uygulamaların, halkın demokrasiye olan inancını ve yerel demokrasiyi ciddi şekilde zedelediğini belirtti. İmamoğlu, hukuk ve demokrasiye saygı gösterilmesi gerektiğini ve yerel yönetimlerin, ulusal yönetimlerle iş birliği yaparak kalkınmaya ve iyi yönetişime katkı sağlamaları gerektiğini vurguladı.
Vize Sorunu ve Kıbrıs Sorunu
İmamoğlu, Türkiye vatandaşlarının AB ülkeleri konsolosluklarında karşılaştığı vize sorununa da değindi. Bu sorunun, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerdeki bir başka olumsuz konu olduğunu ve özellikle gençlerin eğitim için gidecekleri Avrupa’ya ulaşmalarının engellendiğini belirtti. Ayrıca, Kıbrıs konusunda Türk kamuoyunun, Kıbrıslı Türklerin BM barış planlarını kabul etmelerine rağmen Güney Kıbrıs’ın yalnızca adanın güneyini temsil etmesinin, Türkiye'nin haklı talepleri açısından adaletsiz olduğunu ifade etti.
Yerel Yönetimlerin Önemi ve Demokrasiye Katkıları
Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, yerel yönetimlerin, demokrasinin temel taşlarını oluşturan en önemli kurumlar olduğunu belirtti. Bu bağlamda, yerel seçimlerde yüksek katılım oranlarının, halkın demokratik süreçlere olan inancını gösterdiğini söyledi. Ancak, son dönemdeki kayyum atamaları ve yerel yönetimlerin hareket alanlarının kısıtlanması, bu inancı zedelediği gibi, halkın yerel yönetimlere olan güvenini de sarstı. Şahan, Avrupa’daki eşitsizliklerin de arttığını ve küresel ölçekte yaşanan krizlerin, halkların geleceksizlik duygusunu pekiştirdiğini vurguladı. Bu sebeple, siyasi liderler ve yerel yöneticiler olarak, bu krizlere karşı iş birliği yaparak çözümler üretmenin önemini dile getirdi.
Toplantı Paneli: Yerel Yönetimlerin Ekonomiye Katkıları
Toplantının sonunda, "Yerel Yönetimlerin Girişimcilik Ekosistemine, Yerel Ekonomik Kalkınmaya ve Girişimciliğe Katkıları" başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Panelde yerel yönetimlerin ekonomiye katkısı, yerel kalkınma stratejileri ve girişimciliği desteklemek için atılacak adımlar ele alındı. Toplantı, yerel yönetimlerin sadece halkın temel ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, bölgesel ve küresel sorunlara çözümler üretmedeki kritik rolünü bir kez daha gözler önüne serdi.
