Dışişleri Bakanı Fidan, Hırvatistan Dış ve Avrupa İşleri Bakanı Gordan Grlic-Radman ile bakanlıkta bir araya geldi. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Bakan Fidan, Hırvatistan ve Türkiye'nin birbirine tarihi ve kültürel bağlarla bağlı olduğunu belirterek, Hırvatistan'ın Balkanlar'da barış, istikrar ve refahın güçlendirilmesi hususunda iş birliğine önem verdikleri bir dost ülke olduğunu söyledi. Fidan, "Hırvatistan'la siyasi ilişkilerimiz çok iyi düzeyde seyretmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2 yıl önce Zagreb'e gerçekleştirmiş olduğu ziyaretle ilişkilerimiz büyük bir ivme kazanmıştı. Sayın bakanın bu ziyaretiyle de geçen sürede kaydettiğimiz ilerlemeyi ve potansiyel iş birliği alanlarını gözden geçirme imkanımız oldu. İlişkilerimizi her alanda daha da güçlendirme yönünde ortak irademizin mevcut olduğunu bir kez daha yineledik. Müzakereleri devam eden anlaşmaları en yakın zamanda imzaya hazır hale getirmek konusunda mutabık kaldık. Ekonomik ve ticari ilişkilerimiz de memnuniyet verici şekilde ilerlemekte. Cumhurbaşkanlarımızca belirlenen 1 milyar dolarlık ticari hacmi hedefine 2022 yılında ulaşmıştık. Geçen yıl da düzeyi koruduk. Şimdi hedefimiz; yeni bir hedef olan 2 milyar dolar seviyesine çıkmak. Bunun için Karma Ekonomik Komisyon başta olmak üzere kurumsal mekanizmaları en etkin şekilde kullanmamız gerekmekte. Sayın bakanla yaptığımız görüşmede Karma Ekonomik Komisyon toplantısını tekrar hayata geçirmesi konusunda da mutabık kaldık" dedi.

Zabıt Katibi: Tatlı Dilime Güler Yüzüme Para Veriyorlar Zabıt Katibi: Tatlı Dilime Güler Yüzüme Para Veriyorlar

'ÜÇLÜ DAYANIŞMA MEKANİZMASINA ÖNEM VERİYORUZ'

Balkanlar'da yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi doğrudan etkilediğini vurgulayan Fidan, "Bölgede barış ve istikrarın korunması, refahın artması, ülkelerimizin yararınadır. Hırvatistan'ın sınır komşusu Bosna Hersek bizim için de önemli bir ülkedir. Bosna Hersek'in barış, istikrar ve toprak bütünlüğüne desteğimizi her vesileyle bildiğiniz gibi vurgulamaktayız. Aynı iradeyi Hırvatistan tarafından da görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bölgede barış ve istikrar için doğrudan üst düzey temasların devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlayışla 2010'da ihdas ettiğimiz; Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan üçlü dayanışma mekanizmasına da büyük önem veriyoruz. Bu mekanizmanın müteakip toplantısını en kısa zamanda gerçekleştirmek konusunda meslektaşımla mutabık kaldık. İnşallah bu yıl içerisinde bunun gerçekleştireceğiz" diye konuştu. 

Bakan Fidan, ikili görüşmede, yakın coğrafyadaki çatışmaların bir an evvel sonlanması isteğinde iki bakanın da mutabık kaldığını bildirerek, "Bu konularda yürüttüğümüz girişimler hakkında mevkidaşımı ilk elden bilgilendirdim. İsrail'in insanlık dışı katliamını derhal durdurması ve Gazze'ye uygulanan yasa dışı ablukanın kaldırılması gerektiğini bu vesileyle bir kez daha yineliyorum. Gelişmeleri hem ikili hem de çok taraflı platformlarda aktif şekilde takip etmeye devam ediyoruz. Tüm uluslararası toplumu bir kez daha kalıcı ateşkes çabalarına ciddiyetle destek olmaya davet ediyoruz" dedi. 

'BARIŞ DİLİNİN OLUŞMASINDA MESAFE KATEDİLDİ'

Ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fidan, İsrail-Filistin arasında yaşananların bölge ülkelere sıçramasına ilişkin, "Bu sürecin başında, 'Buradan ya daha büyük savaş ya da daha büyük bir barış çıkar' demiştik. Belli ülkeler bunu bir savaş ortamına götürme konusunda tereddüt etmediler. Ama bizim ve diğer dostlarımızın yaptığı yoğun çalışmalarla bir barış dilinin oluşturulması konusunda ciddi mesafeler katedildi. Özellikle bu krizin iki devletli bir çözümle sonuçlanmasının esas olduğu fikri, neredeyse herkes tarafından kabul edilmiş durumda. Her iki millete; Filistinlilere ve İsraillilere eşit oranda güvenlik, eşit oranda egemenlik olmadan bunun çözülme şansının olmayacağını, kalıcı bir barışın ve güven olmayacağını ilgili toplumlarda ve ortamlarda ifade ettik. Sadece İsrail'in güvenliğini, pozisyonlarını ve menfaatlerini önceleyen yaklaşımların, Filistinlilerin güvenliğini ve egemenliğini öteleyen yaklaşımların barış getirmeyeceğini, uzun vadede sürekli bir kriz alanında olacağımız konusunda artık bu görüşü inkar eden hiç kimse yok. Diğer taraftan savaşla ilgili de ciddi risklerin olduğunu görüyoruz. Gazze'deki katliam devam ederken bölgesel yaygınlaşma riskini de çoğu zaman dile getirmiştik. Herkes bölgesel yaygınlaşmanın ilk önce Lübnan'dan başlayacağı beklentisindeyken bu olay diğer yerlerden çıktı. Şu anda Kızıldeniz'de olanlar, Irak'ta olanlar, Suriye'de olanlar; Gazze'de başlayan savaş sarmalının giderek daha büyük bir girdaba dönüşeceğinin ön habercisidir. Bu yanıltıcı olmasa gerek. Dolayısıyla hem barış konusundaki çalışmalarımıza son sürat devam edeceğiz hem de İsrail'in yaptığı katliamlarda uluslararası toplumda hem siyasi olarak hem adli olarak gerekli karşılığı bulması için her türlü çabayı göstereceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Editör: Şaban Konyar