Bakırköy 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanığın “Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık” suçunu işlediğine hükmedildi. Ancak mahkeme, sanığın sabıkasız geçmişi, mağdurun zararının giderilmesi ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşması nedeniyle cezayı 1 yıl 1 ay 10 gün hapis olarak belirledi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Sanık hakkında ayrıca yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanarak tahliyesine hükmedildi.
13 Ocak 2025 tarihinde göğüs ağrısı şikâyetiyle bir kamu hastanesine başvuran Hayrettin Erden, buradan ileri tetkik ve müdahale amacıyla Bahçelievler’de bulunan özel bir hastaneye sevk edildi. Acil olarak yoğun bakıma alınan Erden’e anjiyo yapılmasına karar verildi. Ancak, bu süreçte hasta henüz sedye üzerinde işlem beklerken kendisinden bazı ücret taleplerinde bulunulduğu ve stent seçimi üzerinden pazarlık yapıldığı iddia edildi.
Olayın kamuoyuna yansımasının ardından, hasta Hayrettin Erden’in yoğun bakım ünitesinde tedavi beklediği sırada hastane çalışanı olan muhasebeci Hande Yolaç’ın, işlemle ilgili olarak fiyat pazarlığı yaptığı anlara ilişkin görüntüler basında yer aldı. Bu görüntüler üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı ve Yolaç hakkında iddianame hazırlandı.
İddianamenin Detayları
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Hande Yolaç’ın görev yaptığı özel hastanede, acil durumda olan ve yoğun bakımda tedavi bekleyen Hayrettin Erden’e yönelik “hileli” bir yöntem izleyerek, aslında ücretsiz olması gereken sağlık hizmetleri karşılığında ücret talep ettiği belirtildi. Sanığın, daha sağlıklı olduğu gerekçesiyle anjiyonun koldan yapılmasını önererek bu işlem için 7 bin lira talep ettiği, devletin karşıladığı stentler yerine farklı, ücretli stentlerin önerildiği ifade edildi.
İddianamede ayrıca, Hayrettin Erden’in sedye üzerinde işlem beklediği, iradesinin zayıfladığı bu süreçte sanığın pazarlık yaparak hastadan ücret talep ettiği ve bu durumun Türk Ceza Kanunu kapsamında "nitelikli dolandırıcılık" suçu oluşturduğu belirtildi. Sanığın bu eylemiyle, “kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durumdan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık” suçunu işlediği savunularak, 3 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Mahkemede Neler Yaşandı?
Bakırköy 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık Hande Yolaç ile müşteki Hayrettin Erden hazır bulundu. Sanık Yolaç, olay günü hasta bilgilendirme personeli olarak görev yaptığını, genellikle bilgilendirme işlemlerini odasında gerçekleştirdiğini ancak bu vakada hastanın doğrudan bilgi talep etmesi üzerine yanına giderek bilgi verdiğini söyledi. Ayrıca, hastaya anjiyonun kasıktan ya da koldan yapılabileceğini anlattığını, hastanın devletin karşıladığı stenti seçtiğini, kendisinin sadece yönlendirme yaptığını ve ödeme tahsilatı gerçekleştirmediğini savundu.
Hayrettin Erden ise ifadesinde, hastaneye yatırılmasının ardından saatlerce bekletildiğini, kendisine işlemle ilgili doğru düzgün bilgi verilmediğini, sadece eşine bazı evraklar imzalatıldığını belirtti. Erden, anestezi bölümünde kendisine doktor tarafından işlem bölgesi hakkında soru sorulduğunu ve bu sırada sanık Yolaç’ın da orada bulunduğunu, fiyat pazarlığının burada başladığını söyledi. 2 adet stent takıldıktan sonra yoğun bakıma alındığını, taburcu olacağı gün sanığın kendisini muhasebeye götürdüğünü, 5 bin lira ödeyeceğini düşündüğü halde 7 bin lira talep edildiğini belirtti. Verilen makbuzun üzerinde kaşe bile bulunmadığını, olay sonrası hastane yönetiminden ve ilgili doktorlardan şikayetçi olduğunu ancak sanık Yolaç’tan şahsen şikayetçi olmadığını dile getirdi.
Savcının Mütalaası ve Mahkeme Kararı
Cumhuriyet Savcısı tarafından sunulan mütalaada, sanığın acil sağlık hizmeti almakta olan müştekiyi içinde bulunduğu zor durumdan faydalanarak hileli hareketlerle dolandırdığı ifade edildi. Mütalaada, hasta acil müdahale beklerken yapılan bu pazarlığın hukuka aykırı olduğu, devlet tarafından karşılanan bir hizmet için ücret talep edilmesinin suç teşkil ettiği vurgulandı. Ayrıca sanığın, müştekinin iradesini sakatlayarak haksız kazanç elde ettiği ve bu durumun “nitelikli dolandırıcılık” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi.
Tüm delilleri ve savunmaları değerlendiren mahkeme, Hande Yolaç’ın “kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durumdan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık” suçunu işlediğine hükmetti. Ancak sanığın sabıka kaydının olmaması, soruşturma aşamasında mağdurun zararının giderilmiş olması ve tekrar suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşması nedeniyle ceza indirimi uygulandı. Hande Yolaç 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vererek sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına hükmetti ve sanığın tahliyesine karar verdi.