Dr. Demir, “Zayıflama iğnesinin etkisini görebilmek için en az 3 ay kullanıp, yüzde 5’ten fazla kilo kaybı sağlanmalı ve en az 1 yıl kadar kullanılması gerekiyor” dedi.
Dr. Demir, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) obeziteyi 21’inci yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından biri olarak tanımladığını hatırlatarak, “Ülkemizde nüfusun yüzde 30’undan fazlası obez ve Avrupa’nın en obez ülkelerinden biriyiz. Obezite, diyabet, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalık gibi pek çok sağlık sorununa yol açabiliyor” ifadelerini kullandı.
Zayıflama iğnelerinin düşük dozlarla başlanıp, kişiye özel dozlarla artırıldığını belirten Dr. Demir, “Özellikle pankreatit, pankreas veya tiroit kanseri öyküsü olanlarda veya ailede MEN-2 sendromu varsa bu ilaçlar kullanılmıyor. Safra kesesinde taş, bulantı, gaz, şişkinlik ve kusma gibi yan etkiler görülebilir. Ancak bunlar yaşam kalitesini etkilemiyorsa tedaviye devam ediliyor. Kullanım sırasında su içilmesine, diyete ve egzersize dikkat edilmeli” dedi.
Dr. Demir, tok hissettiren zayıflama iğnelerinin her yaş grubu için uygun olmadığını belirterek, “Bazı iğneler 12 yaş ve üzeri için FDA onaylıdır, Türkiye’de ise çoğu 18 yaş altı için uygun değil. İlaçlar cilt altına uygulanıyor, insülin değildir. Merkezi sinir sisteminde tokluk merkezini uyararak, mide boşaltmasını geciktiriyor ve acıkmamızı engelliyor. Tüm bunlar, mutlaka hekim kontrolünde yapılmalı” diye konuştu.