Bir Erbaalı’nın Kamerasından Anadolu’nun Sessiz Kahramanı
Ege Üniversitesi Sinema Bölümü mezunu olan Erbaalı yönetmen Ömür Gürgen, köyden ilçe merkezine bağlanan Erbaa'nın Alacabal Mahallesi’nde geçen, dayısı Cengiz Göktaş’ın (namıdiğer Cengo) hayatını konu aldığı belgesel projesiyle dikkat çekiyor. Okuma yazma bilmeyen, hayatı boyunca çobanlık yapmış ve yıllardır yatalak annesine bakan Cengo’nun hikayesi, sıradan gibi görünen ama derin bir evrensellik taşıyan yapısıyla öne çıkıyor.
Gürgen, projenin çıkış noktası olarak dayısının şu sözünü gösteriyor:
“Herkes gider, ben anneme bakarım.”
Dört Mevsimlik Yolculuk: Zamanın İçinden Bir Portre
“Bir Ömür Cengo”, dört mevsim boyunca Alacabal Mahallesi’nde yapılan çekimlerle şekilleniyor. Belgeselde, Cengo’nun annesiyle olan bağı, doğayla mücadelesi, kışın eşeğiyle dağdan odun taşıması ve köyün susuzluk sorununa kendi imkânlarıyla çözüm üretmesi gibi detaylar içten ve samimi bir dille aktarılıyor. Yönetmen Gürgen, bu belgeselle yalnızca dayısının değil, Anadolu’da benzer hayatlar süren binlerce isimsiz kahramanın da sesi olmak istiyor.
“Derdi Olmayan Sinemacı Olmaz”
Çocukluğunda izlediği Kemal Sunal filmleriyle sinemaya ilgi duymaya başlayan Ömür Gürgen, zorlu köy yaşamının hayal gücünü beslediğini vurguluyor:
“Zorlukları gören insanın hayal dünyası daha geniş oluyor. Derdi olmayan sinemacı olmaz.”
Setlerde kazandığı deneyimleri “heybesine attığı bilgiler” olarak nitelendiren Gürgen, şimdi bu birikimi kendi sinema diline dönüştürüyor.
Cannes’a Anadolu’dan Bir Ses Gitmeli
Ödüllü festivalleri hedefleyen belgeselin nihai durağı ise uluslararası arenalar.
“Cannes Film Festivali’ne bu topraklardan bir ses götürmek ve ödül almak istiyorum,” diyen Gürgen, “Bir Ömür Cengo” ile yalnızca kişisel değil, aynı zamanda kültürel bir mirasın da izini sürüyor.
Görüntü yönetmenliğini Ömer Demir ve Armağan Komonovalı’nın üstlendiği proje, hem sinemasal dili hem de taşıdığı anlam itibarıyla Türkiye’nin belgesel sinemasında özel bir yer edinmeye aday.