SAĞLIK

Beslenme Alışkınlıkları Bahar Yorgunluğunu Tetikliyor

Bahar yorgunluğunun etkilerini hafifletmek, zinde ve dinç kalabilmenin temel yolunun düzenli beslenme, düzenli egzersiz ve kaliteli bir uyku olduğunu belirten Uzm. Dr. Saydam,değişen yaşam koşulları, hareketsizlik, beslenme alışkanlıklarındaki olumsuz değişim, sigara ve alkol tüketimindeki artış, hava kirliliği, küresel ısınma, sanayileşme ve GDO’lu gıdalardaki artış gibi nedenlerden kaynaklı olarak bahar yorgunluğunun görülme sıklığının arttığını vurguladı.

Abone Ol

Medicana Sağlık Grubu’ndan Uzm. Dr. Saydam, “Doğru bir beslenme düzeni ile bu dönemde yaşam kalitemizi ve konforumuzu artırabiliriz. Bu dönemde vitamin ve mineral dengesine daha da dikkat etmek gerektiği için, sofralarda sebze ve meyveye yeterince yer ayırmak gerekiyor. Özellikle C ve B grubu vitaminler, potasyum, magnezyum ve çinko açısından zengin gıdaları bol bol tüketmek gerekiyor. Günde 2 - 2,5 litre suyu dengeli şekilde güne yayarak içmek gerekiyor. Beyaz un ve şeker oranı yüksek olan gıda tüketimini azaltırken çok ağır ve yağlı yemekler yerine sebze ağırlıklı yemekleri tercih etmek gerekir. Sağlıklı bir kahvaltı güne iyi ve enerjik başlamak için faydalı olacaktır. Balık ve belli miktarda özellikle ceviz ve fındık olmak üzere kuruyemişler tercih edilmelidir” dedi ve önerilerini şöyle sıraladı:

“Mevsiminde sebze ve meyve tüketmek (semizotu, enginar; çilek, kivi, avokado vb.), doğal probiyotik olan turşu, en yapımı yoğurt, kefir gibi besinleri düzenli tüketmek, kahvaltıyı kesinlikle ihmal etmemek, ana ve ara öğünleri atlamamak, alerjik bir durum yoksa günde bir tane yumurta yemek, ara öğünlerde 5-10 adet cevizi badem fındık gibi kuruyemişleri ihmal etmemek, gün içinde ana öğünlerde mutlaka yeşillik ve/veya salata tüketmek, beyaz undan yapılan ekmek yerine, kepekli, tam tahıllı, tam buğday, çavdar gibi lif ve besin değeri güçlü ürünleri tercih etmek, kahve gibi kafeinli içecekler yerine, metabolizmayı rahatlatan, çalıştıran ve bağışıklığı güçlendiren bitki çaylarını tercih etmek, vücutta fazla su birikimi ve ödemene neden olacağından fazla tuzdan kaçınmak, alkol, asitli-gazlı içeceklerden uzak durmak, gün ışığı ve güneş ışığında da faydalanmak için sabah erken saatler ve/veya akşamüzeri açık alanda egzersiz yapmak ve/veya düzenli yürüyüş yapmak, uyku düzenine dikkat etmek ve kaliteli bir uyku planlaması yapmak.”

"UZUN SÜREN YORGUNLUKLAR CİDDİYE ALINMALI"

Bahar yorgunluğunun, mevsim değişimlerinde, özellikle de ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde, kendini yorgunluk, halsizlik, depresif ruh hali, vücutta çeşitli ağrılar, uyku hali gibi belirtilerle hissettiren birtakım ruhsal ve bedensel belirtilere verilen genel isim olduğunu belirten Medicana Çamlıca Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Canan Kuş Saydam, “Baharın gelmesiyle birlikte birçoğumuz için yataktan kalkmak çok daha zor bir hal alırken gündelik işleri yaparken daha isteksiz olabiliyoruz. Bu durumu genellikle değişen hava koşullarına bağlasak da uzun süren yorgunlukların ciddiye alınması, altta yatan başka bir sorun olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Bazı dönemlerde yeterli besin alınmaması, vitamin ve minerallerin eksik kalması, tiroit bezinin çalışma düzensizlikleri, tansiyon, kalp, enfeksiyon hastalıkları, sigaranın fazla kullanılması yorgunluk belirtilerini artıran unsurlar olarak sıralayabiliriz” dedi.

VİTAMİN EKSİKLİĞİ ETKİ EDEBİLİYOR

Baharda havadaki elektrik yükünün artmasına bağlı olarak pozitif ve negatif yüklü iyonların da artmasının insan biyoritmini olumlu veya olumsuz olarak etkilendiği belirten, Uzm. Dr. Saydam, “Mevsim geçişlerinde vücudumuzda hormonal değişimler meydana gelmektedir. Bu durumun genel belirtisi yorgunluk olarak kendini gösterebilir. Bahar döneminde ise vücudumuz daha aktif olmamızı sağlayacak hormonlar salgılanmasına karşın eğer kişide vitamin eksikliği, beslenme bozukluğu varsa gibi tablolar varsa vücut buna aynı uyum gösteremeyebilir ve yorgunluk hissi artabilir” ifadelerini kullandı.

“DÜZENLİ KONTROL ÖNEMLİ”

Bahar yorgunluğu deyip geçmemek gerektiğinin önemle altını çizen Uzm. Dr. Saydam, “Yorgunluğu, bahar yorgunluğu saysak bile, uzun süren yorgunlukların ciddiye alınması, altta yatan başka bir sorun olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Bazı dönemlerde yeterli besin alınmaması, vitamin ve minerallerin eksik kalması, tiroit bezinin çalışma düzensizlikleri, tansiyon, kalp, enfeksiyon hastalıkları, sigaranın fazla kullanılması yorgunluk belirtilerini artıran unsurlar olarak sıralanıyor. Bu nedenle düzenli kontrollerimizi aksatmamak genel vücut sağlığımız kontrol ettirmek bizleri kronik ve hayati risk oluşturan hastalıklardan koruyacak, erken teşhis olanağı sağlayacaktır” dedi.

ÇEŞİTLİ SEMPTOMLAR HALİNDE ORTAYA ÇIKABİLİYOR

Bahar yorgunluğunun bir hastalık olmadığının vurgulayan Uzm. Dr. Canan Kuş Saydam, “Bahar dönemlerinde kişide enerji yoksunluğu, bitkinlik, isteksizlik, uyku sorunları, sabah uyanamama, kas, eklem ağrıları, baş ağrısı, dikkat eksikliği gibi belirtilerle ortaya çıkabilen tablonun ihmal edilmemesi gerekir. Çünkü bedenimiz anemi (kansızlık), tiroit hastalıkları, fibromiyalji, karaciğer ve böbrek hastalıkları, akciğer ve kalp hastalıkları, kanser, kan hastalıkları, depresyon ve anksiyete bozuklukları, iş, aile ve sosyal yaşantıyı etkileyen psikolojik bozukluklar gibi farklı hastalıkların semptomlarını gösteriyor olabilir. Bu nedenle uzun süren belirtilerde mutlaka uzman bir hekime başvurmak ihmal edilmemelidir. Ayrıca bahar döneminde birçok kişide gastrit gibi mideye bağlı rahatsızlıklar gözlenebilir; depresyon, uyku sorunları, sinirlilik ve anksiyete gibi duygu durum değişiklikleri; baş dönmesi ve dengesizlik, saç dökülmesi, cilt kuruluğu ve cilt döküntüsü, görülebilir. Bahar yorgunluğunda görülen önemli rahatsızlıkların başında kalp damar hastalıklarında artış ve tansiyon düzensizliği gelir. Isı ve nem değişimleri ile birlikte nefes darlığı ve akciğer hastalığı olan kişilerde yakınmalarının arttığını görebiliriz. Bahar yorgunluğu yakınmaları hipotiroidi ile yani tiroit bezinin az çalışmasıyla çok benzerlik gösterir ayrıca tiroit hastalıklarının bu dönemde arttığını biliyoruz bu nedenle tiroit tetkiklerinin yapılması çok önem arz etmektedir“ diye konuştu.