Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Ben 1978 yılı Erbaa doğumluyum. Atatürk Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik bölümü mezunu ve Atatürk Üniversitesi Adalet Bölümü 1. Sınıf öğrencisiyim. Gazetecilik, köşe yazarlığı ve değişik işlerle uğraşmanın yanı sıra asıl işimiz olan pazarcılık mesleğimizi sürdürerek evimize helalinden ekmek götürmenin derdinde olan bir esnafım dersem kısa bir özgeçmiş sunmuş olurum. ‘Kızıl Gül 1 Pontus’a Darbe ve Kızıl Gül 2 Son Kurşun’ kitaplarının yazarıyım.

Kitaplarınızdan bahseder misiniz?

Kızıl Gül serimiz iki kitaptan oluşmakta. Birinci Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde Erbaa’da başlayan eserimiz, ikinci seride kurtuluş savaşının Erbaa özelinde anlatılmasıyla nihayete eriyor. Gerçek olaylardan esinlenerek ve gerçek kişiler üzerinden yapılan uzun araştırmalardan sonra medyana çıkan esrelerimizde bölgemiz özelinde genel bir ülke manzarası çizmeye çalıştık. Yani o dönemde atalarımızın çektiği sıkıntıları genç nesillerimize aktarmaya uğraştık. Ülke genelinde okurlarımızın kitapları okuduktan sonraki süreçte geri dönüşlerde verdiği tepkileri görünce işimizi hakkıyla yaptığımıza inanıyorum.

Yani o dönemde bazı kişilerin nasıl zengin olduğunu, kimin kiminle müttefik olduğunu, bölgemizde misyonerlerin olup olmadığını, bölgemizdeki kanaat önderlerinin nasıl işler yaptıklarını, iki günlük bebeğini bırakıp cepheye üç kardeşle gitmenin nasıl bir duygu olduğunu ve geride kalanların nasıl zorluklar yaşadığını merak edenlerin okuması gereken bir eser olduğunu söyleyebilirim. 

Gerçek kişi ve olaylardan bahsettiniz. Araştırmalarınızda herhangi bir sorunla karşılaştınız mı?

Evet. Özellikle o döneme dair bölgemizde çok fazla bilgi kirliliği olduğunu söylemeliyim. Araştırmalarımızda sadece ülkemizdeki değil Yunanistan’a göçmek zorunda kalan Koca Anastas’ın torunlarıyla da görüştüm. Onların bilgileri ve atalarına sahip çıkmalarını görünce açıkçası bazı işleri yapmak için ne kadar geç kaldığımızı üzülerek anladım.

Bunların dışında arşiv ve kaynak taramalarında çok fazla sıkıntıyla karşılaştım. Fakat zamanla bunların hepsini çözmeyi başardım.

Bir de ilk eseri meydana çıkarırken basım aşamasında sıkıntı yaşadım ama Er-Def başkanı Sayın Hüseyin Koyuncu, Muzaffer Demir ve Er-Def ailesinin burada katkılarını anmam gerekir. Buradan kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum.

Verdiğiniz emeğin karşılığını aldığınızı düşünüyor musunuz?

Sorudan kastınız maddi ise hayır. Manevi ise haddinden fazla emeğimin karşılığını aldığımı düşünüyorum. Zira para kazanmak için kitap yazmadım onun için maddi anlamda beklentim yoktu ve kaybettim diyemem. Manevi anlamda ise birçok okula gidip öğrencilerdeki azmi görünce duyduğum mutluluk tarif edilmez. Burada kıymetli bir öğretmenimiz olan Sayın Murat Özer’in bir gün, ‘Siz okula geldikten sonra iki öğrencimiz sizi örnek aldı ve aşırı derecede okumaya ve yazmaya başladılar…’ diyerek iki öğrenciyi anlatması tarifi imkânsız bir duygu. Gerek yaptığım iş gerekse ortaya çıkardığım eserlerden dolayı gördüğüm ilgi ve atalarımızın huzuruna ismi unutulmuş kahramanları ortaya çıkaran insan olarak varma hissi bana parayla alınamayacak derecede mutluluk veriyor.

Kitaplarınızdan başka çalışmalarınız var mı?

Evet. İtaplarım haricinde şimdi bitirmek üzere olduğum ve Erbaa’da yaklaşık bin yıl önce kahramanlık destanı yazmış olan Alperenlerin yani Hoca Ahmet Yesevi’nin dergahından çıkıp dünyayı Nizam-ı Alem uğruna fethetmeye çabalayanların hayatlarını hikâye olarak sunduğum bir çalışma var.

Ölümlü Kazaya Karışan Kayserispor Başkanı Çamlı: Kırmızı Işıkta Geçip Aniden Önüme Geldi Ölümlü Kazaya Karışan Kayserispor Başkanı Çamlı: Kırmızı Işıkta Geçip Aniden Önüme Geldi

Yine geçmiş dönemde tiyatro çalışmalarımız vardı. Bu çalışmalarda o dönemde kurduğum, ‘Grup Kim Bunlar’ isimli tiyatro grubumla Gençlik ve Spor Bakanlığının gençler arası ‘Hayallerini Sahneye Taşı’ yarışmasında 2008 yılı Erbaa ve Tokat birinciliğinin ardından Rize’de ilimizi temsilen bölge yarışmasına katılmıştık.

 Bunun haricinde uzun metraj film senaryoları çalışmalarım var. Bu senaryolardan birini de Allah izin verirse Erbaa’da çekilme şartıyla bir yapımcı-yönetmenle anlaşmayı düşünüyorum. Köşe yazarlığı, taraflı ve tutarlı gazeteciliği de eklemem gerekir.

Yine Erbaa’da yerel bir radyoda haftada bir kültür, sanat, siyaset konularında ‘Pazardan sonra’ adında bir radyo programı yapmaktayım.

Taraflı Gazetecilikten kastınız nedir?

Bizim tarafımız her zaman milletimizin tarafıdır. Biz milletimizin tarafında olandan yana olacak, milletimize tahakküm edenlerden yana olmayacağımıza dair sözümüz vardı. O yüzden soranlara her zaman derim ki; ‘Ben taraflı gazeteciyim.’

Gençlere tavsiyeleriniz var mı?

Sadece gençlere tavsiye etmekle işlerin yürümeyeceğine inananlardanım. Önce büyükler gençlere ettikleri tavsiyeleri tutmalarını rica ediyorum. Yani gençlerimize, çok okuyun diyelim ama onları kitaba yönlendirelim. Çok yazın diyelim fakat bizler de çok yazalım. Anlatalım. Anlayalım. Bir yılda sigaraya verdiğimiz paranın çeyreğini kitaba verdiğimiz an zaten hiç kimseye tavsiye vermemize gerek kalmayacağına inanıyorum. Gençlerimize inanıyor ve güveniyorum. Onlara fırsat verildiği ve emekleri harcanmadığı zaman dünyanın en mükemmel gençliğine sahip olduğumuzu düşünüyorum.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Her zaman söylediğim bir şey var. ‘Hiç durmadan, vakit kaybetmeden laf değil iş üretmek zorundayız. İşimiz, görevimiz makamımız ne olursa olsun milletimiz ve devletimiz için üretmek, üretene yardımcı olmak zorundayız.’ Hem gençlerimizden hem de tüm milletimizden çalışkan olmamızı rica ediyorum.

Bana sayfalarınızda yer verdiğiniz, zaman ayırdığınız için şeref duydum. Çalışmalarınızda başarılar dilemekle beraber tüm Erbaa halkı adına ve gizli kalmış kahramanlarımızı tekrar yad etme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Editör: TE Bilişim